Akut yaralanma sonucu cildin bütünlüğünün farklı çap ve derinliklerde bozulması akut yaradır ve kirli, nekrotik yara olmadıkça iyileşme süreci hızla başlar. Yedi ile on dört günde iyileşmeyen yaralar ise kronik yaradır. Bası yaraları, diyabetik yaralar ve venöz yaralar bu gruptadır. Bu yaraların iyileşmesi uzun bir medikal ve cerrahi tedavi süreci gerektirir. Kronik yara nedenleri:
Yatağa bağımlı hastalarda metobolizma yavaşlar, kaslarda atrofi olur, kan akımı yavaşlar, solunum sorunları, hipoksi başlar, eklemlerde kontraktürler gelişir, osteporoz, kabızlık olur ve deri bütünlüğü bozulur.
Daha çok yatağa bağımlı olan hastalarda ve genellikle deri altı dokusunun az olduğu kemik çıkıntı bulunan bölgelerde görülür. Uzun süre devam eden ya da sık tekrarlayan bası sonucu meydana gelen ülserasyon ve nekrozdan oluşur.
Bası yarası oluşması nedenleri arasında; yaşlılık, yetersiz beslenme, obezite, kaşeksi, sigara, stres, hipertansiyon, hipertermi, hipotermi, diabetik nöropati, uzun süreli şok, koma, ortopedik ameliyatlar, sepsis, kırıklar, fekal ve üriner inkontinans, diare, uzun süre yoğun bakım ünitesinde kalma, üriner enfeksiyon, kanser, ödem ve asit birikimi sayılabilir.
Yaranın mutlaka ayrıntılı olarak tanımlanması ve evrelendirilmesi gerekir. Böylece yara bakımının başarısı artar.
Dört evrede gerçekleşir.
Hemostaz Evresi
Yaralanma sonrası hemostaz ve inflamasyon süreçleri başlar. Küçük damar uçlarında pıhtı ve vazokonstrüksiyon olur. Trombositler doku onarımını başlatacak faktörleri açığa çıkarırlar. Bu evrede yara bakımıyla kanamanın durdurulması ve pıhtı oluşumu sağlanıp bakteriel bulaş önlenebilir.
İnflamasyon Evresi
Yara iyileşmesinin temel evresidir. Yüksek vasküler geçirgenlik kan hücrelerinin yaralanma bölgesine göçünü gerçekleştirir. Trombosit faktörlerinin oluşturduğu vazokonstrüksiyon ortadan kalkar ve yaralanmadan otuz dakika sonra mast hücrelerinden bradikinin ve histamin salgılanır. Lökositler vücudu mikroorganizmalara karşı koruyarak yarayı temizlerler. Bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda normal inflamasyon evresi oluşmaz ve iyileşme gecikir.
Proliferasyon Evresi
Bu evrede yara parlak kırmızı karnabahar görünümünde, kan damarları yönünden zengindir. Kollajen sentezi ile yarada yırtılmaya karşı direnç sağlanır. Yeni kan damarları oluşur ve bu damarlanma yara iyileşmesinin sonuna kadar devam eder. Yaranın iyileşme sürecinde, yara kenarları çekilmeye başlar ve epitel hücreleri yara yatağını kapatırlar.
Matürasyon Evresi
Gerilme artar, vasküler yatak kaybolur, skar dokusu koyu kırmızı renk alır. Bir süre sonra beslenmenin artmasıyla, gümüşsü bir renge dönüşür.
Yaranın; Enfeksiyon etkenleri ile, Travma, Zarar verme olasılığı yüksek kimyasal, toksik ajanlar ile ilişkisinin kesilmesi, Yarada, tekrar cerrahi girişim gerektirecek koşulların oluşturulmaması ile sağlanır.
Amaç; kirli ve enfekte yaraları iyileşmeye hazırlamak için temizlemek ve normal iyileşme gerçekleşinceye kadar yaranın temiz kalmasını sağlamaktır. Yara bakımı ve pansumanın tipi yaranın türü, genişliği, derinliği ve özelliğine göre değişir.
Primer iyileşen yaralarda insizyonun kuru steril bir pansumanla kapatılması yeterlidir. Cerrahi insizyonlar bazı koşullarda açık bırakılabilir. Temiz yara/yaralanmalarda şeffaf (transparan) pansumanlar (sprey) kullanılabilir.
Sekonder iyileşmeye bırakılan yaranın bakımı ise kırmızı, sarı ve siyah yara olarak farklılık gösterir.
Genel sağlık durumunun iyileştirilmesi ve iyilik halinin sürdürülmesinde beslenme çok önemlidir. Yara iyileşmesi için protein, karbonhidrat, vitamin (C vit), sıvı ve mineralleri içeren besin kaynaklarına gereksinim duyulur. Gerekli besin maddelerinin yeterince alınmaması durumunda, yara iyileşmesi olumsuz yönde etkilenir.
Sigara, prostoglandin ve fibrinojen üretimini azalttığı ve vazokonstrüksiyona neden olduğundan, yara iyileşene kadar kullanılmaması konusunda hasta bilgilendirilmelidir.
Bireysel temizlik ve giyim uygulamaları, yara pansumanına ya da drene zarar vermemek için çok dikkatli yapılmalıdır. Cerrahi uygulamadan 1-2 gün sonra yara bölgesini açık bırakmaya yönelik yaklaşımlar vardır. Eğer yara bölgesi özel bir sargı ile kapatılmışsa, hareket ederken bu sargıların çıkmamasına özen gösterilmelidir. Islak pansumanlar, ameliyattan sonra ilk 24 saat içinde değiştirilmelidir. Banyo, yaraya kapatılan transparan bir film ile duş şeklinde yapılmalıdır. Giysiler yara bölgesini sıkmamalı, gevşek ve rahat olmalıdır. Yaradan sızan kan ve benzeri atıklarla giysiler ve yatak takımları kirlendiğinde hemen değiştirilmelidir. Enfekte yaralarda kötü koku oluşabilir, gerekli önlemler alınmalıdır.
Sürekli gözlem (Kanama kontrolü, inflamasyon belirtilerinin, drenajın renginin, kokusunun ve enfeksiyon bulgularının gözlenmesi),
Yara iyileşmesinin kaydedilmesi, fotoğraflanması yara iyileşmesinin temelini oluşturur.
Ateş yönetiminde en önemli nokta, ateşi oluşturan nedenin belirlenmesidir. Ateş çoğunlukla, zarar verici bir olayla ilgili olmasına karşın, beden sıcaklığındaki yükselme bireyin savunma mekanizması için yararlı olabilir. Hastanın ateşini düşürmek için; ateş düşürücü (antipiretik) ilaçlar verilir (düzenli aralıklarla 2-4 saat), soğuk uygulama yapılır. Böylece buharlaşma yoluyla sıcaklık kaybı sağlanır.
İnflame olan bölgenin dinlendirilmesi ve hareketsiz tutulması inflamatuvar süreci kısaltır, onarım sürecine yardımcı olur, metabolik gereksinimi düşürür. Alçı, tesbit materyali ve bandaj ile hareketsizlik yara debrisi ve kanama olasılığını azaltır. Dinlenme ise oksijen ve besinlerin etkili kullanılmasını sağlar. Yarada oluşan ağrı ya da akıntının verdiği rahatsızlık nedeniyle hastanın uyku düzeni bozulabilir. Uygun girişimlerle hastanın rahatsızlık hissi azaltılabilir.
İnflamasyon bölgesindeki ödemi, dolayısıyla ağrıyı azaltır. Venöz dönüşü kolaylaştırır. Dolaşımı hızlandırarak iyileşme için gerekli olan besin maddelerinin ve oksijenin etkili kullanılmasına yardımcı olur.
Fibroblastların farklılaşması, kollojen sentezinin hızlandırılması, hücre bölünmesi ve gelişimi için gereklidir.
Soğuk uygulama; travmadan hemen sonra uygulanır. Ödem, ağrı ve konjesyonu azaltır. Sıcak uygulama; 24-48 saat sonra uygulanır. Inflame bölgede dolaşımı hızlandırır.
Hastalar; insizyon ya da yaranın oluşturacağı nedbe ya da şekil bozukluğu, hareketsizlik, yara drenajının fazla olması nedeniyle stres yaşayabilirler. Pansuman değiştirirken uygun olmayan yüz ifadelerinin kullanılması (yüz buruşturma vb.), yara ile ilgili bir sorun olduğu izlenimini vererek hastada endişe ve korku yaratabilir.
Hemşirenin yara bakımındaki bilgi ve becerisi de hastanın psikolojisini etkileyen önemli bir faktördür.
Hastaya yaranın iyileşme süreci ve iyileşme sırasında meydana gelen değişiklikler ile ilgili gerekli açıklamaların yapılması, korku ve endişelerin azaltılmasında etkili bir yaklaşım olacaktır. Yara bakımında gözardı edilmemesi gereken önemli bir nokta “bakımın sadece yara ile sınırlı olmadığı, hastanın bir bütün (biyo-psiko-sosyal) olarak ele alınmasının gerekliliğidir.”
Hasta ve Ailesi